neler kaldı elimde ve neler kalmadı, neler kalmak istedi de vurduk bir bir solundan artık bunlar konuşulmalı.
bi kere kocaman bir enkazın altında kaldım, şu sesimi kimse duymadı. sözde beni koruyan kanatlarının altında kaç gece kendimi bitirdim senin kılın kıpırdamadı. yürüyerek altından çıktığım 10 ayın acısını halledebildin mi diye dönüp kimse sormadı. elimde kalmayanlar arasında üstümde parçaladığın kanatların var.
bir sevdayı birlikte bodruma kapattık ve anahtarını kaybettik. birlikte bir sevdanın çok afedersin amına koyduk, katilleri olarak görüyorum ki şimdi mutluyuz. biz bu kalpleri aldık birbirine tokuşturduk ve farklı yolların rotasını tuttuk. şimdi elimde kalmayanlar arasında birbirimizin üzerinde artık var olamayan ölü haklarımız var.
sen bir yalvarışı elinin tersiyle selamladın, bu artık sadece senin sorunun. sen bu kalbi ezip geçerken hatırlatayım paşa gönlünün geri dönmeye niyeti hiç yoktu. benimle arana ördüğün duvarlara çarparken ben kulaklarında bangır bangır dinlediğin müzikler umarım hayatın boyunca kör bi lanet gibi çalar durur. elimizde kalmak isteyen ortak hayatı tam solundan acımadan vurdun. bunun sorumluluğunu almıyorum.
gidemediğim yerlerin başında arnavut kaldırımlı sokaklar var güler misin ağlar mısın ben ağlamaktan yanayım.beni beklediğin sokağın acısı bitti biraz bununla avunayım.
elimde kalamayanların toplamı kocaman bir sen ediyor, elimde kalanlarsa anlatılacağına dair söz verilmiş bir masal ve eski bir kitap, allah kahretsin ikisi de sen kokuyor.
Çarşamba
keşke üzgün olsaydım ama kızgınım. en başta kendime ve sonra geri kalan her şeye. kaç mevzuyu bitirdim montumun fermuarına dala dala ve kaç mevzunun da hesabını sormadım saygımdan yaşanmışlıklara.
balon gibi şişirip hayal kırıklıklarımı, kulağımın dibinde patlattılar. içime attıklarıma yem oldum gecelerce, yediler, yediler de doymadılar. yaptığı her yanlışın, yaktığı her santimin farkında olup elindeki suyu içenlerle imtihanım. söylemek istediğim ne varsa yorganımın kılıfına sakladım. nasılsa duymayacaklara, hali hazırda hissedilmiş önemsiz duygularımı çok isterdim açmayı. bazı sözler matkap gibi girip delerken gülümsedim. içimde delinen her organın zararını yine içime ağlayarak ödedim. acımasız insanların sadece atan kalplerine yeri geldi bi hafta sonumu yeri geldi 3 ayımı hediye ettim. giden senelerimin hakkı zaten helal değil.
buz tutan cam sileceğinden farkım yok şimdi. kimseye anlatamadım sevginin kalpte bittiğini. bana yapılan tüm kötülüklerin komple kaynakçasıyım. doğru zamanlarımın hepsini yanlış insanların egosuna meze yaptım. velhasıl en çok kendimi sevemiyorum artık.
"ben bu cesareti buna ne zaman vermişim" deyip zamanını hatırlıyorum. kendim için çok radikal kararlar alıp hepsini üst üste koyup tavandaki kancaya yol yapıyorum. hayatımdaki herkese asla vazgeçilmeyecek birer şaheser olduklarını hissettirip içimden teker teker hepsini alnının ortasından vuruyorum.
en çok kendini sevmeyen kadından korkmanız gerektiğini size en çok sevmediğiniz kadınlar öğretecek. her gece vicdanınız tarafından dürtülerek uyandığınızda dilediğiniz sabra yetkili mercii nah çekecek. insanı üzmek kolaydır, hepiniz kolaycısınız ama hepinizi benim gibi içi beton olmuş kadınlar mahvedecek.
yetkili merciinin kolaylık vermesi dileğiyle.
balon gibi şişirip hayal kırıklıklarımı, kulağımın dibinde patlattılar. içime attıklarıma yem oldum gecelerce, yediler, yediler de doymadılar. yaptığı her yanlışın, yaktığı her santimin farkında olup elindeki suyu içenlerle imtihanım. söylemek istediğim ne varsa yorganımın kılıfına sakladım. nasılsa duymayacaklara, hali hazırda hissedilmiş önemsiz duygularımı çok isterdim açmayı. bazı sözler matkap gibi girip delerken gülümsedim. içimde delinen her organın zararını yine içime ağlayarak ödedim. acımasız insanların sadece atan kalplerine yeri geldi bi hafta sonumu yeri geldi 3 ayımı hediye ettim. giden senelerimin hakkı zaten helal değil.
buz tutan cam sileceğinden farkım yok şimdi. kimseye anlatamadım sevginin kalpte bittiğini. bana yapılan tüm kötülüklerin komple kaynakçasıyım. doğru zamanlarımın hepsini yanlış insanların egosuna meze yaptım. velhasıl en çok kendimi sevemiyorum artık.
"ben bu cesareti buna ne zaman vermişim" deyip zamanını hatırlıyorum. kendim için çok radikal kararlar alıp hepsini üst üste koyup tavandaki kancaya yol yapıyorum. hayatımdaki herkese asla vazgeçilmeyecek birer şaheser olduklarını hissettirip içimden teker teker hepsini alnının ortasından vuruyorum.
en çok kendini sevmeyen kadından korkmanız gerektiğini size en çok sevmediğiniz kadınlar öğretecek. her gece vicdanınız tarafından dürtülerek uyandığınızda dilediğiniz sabra yetkili mercii nah çekecek. insanı üzmek kolaydır, hepiniz kolaycısınız ama hepinizi benim gibi içi beton olmuş kadınlar mahvedecek.
yetkili merciinin kolaylık vermesi dileğiyle.
unutmak istediğim her şeyi her gün bütün yeni olmuşluğuyla yaşayıp ağlamayı keşfettiğim o ilk andaki gibi ağlıyorum. her gece öldürüp uyuduğum adamı her sabah başucumda yeni doğmuşluğuyla buluyorum.
Ben diyorum seni bitirdim.seni yaktım kül ettim.senin ne işin var hala burada?
bütün yüzlere kendini yapıştırmaya utanmamış diye düşünüyorum. utandığı çok az şey vardı. göz göze 1 kere denk geldik ama ne denk gelmek, beni alıp bir çocuğun içine neşe diye koymuşlardı. bir yüzü kendi yüzümden daha iyi nasıl bilirim diye sorup, kirpiklerine kalbimden atışlar armağan ediyorum -ki kalbimin atışları bir kere bile umrunda olmamıştı
ben diyorum seni taşlara bağlayıp yamaçtan aşağı yuvarladım, çünkü öyle yaptım. bütün gülüşlerini söküp ciğerimden başkalarının mutluluğuna kattım, senin diyorum ne işin var burda?
bir başka aşkın acısını evladı bilen adam ne güzel itekledi bütün gerçek aşıklarını elinin tersiyle. elinin üstündeki damarlara değen kalbim kendini parçalara bölüp teker teker atmaya devam etmişti. öldürücü bütün hamleleri yapar ama öldüremezdi. ben ki bütün ölümsüzlüğü içmişim onun gözlerinden, bakışlarıyla asarım kendimi de yine ölmem.
ben diyorum seni köşelerinden yaktım, çünkü öyle yaptım. senin ateşini söndürüp içimde başka meşalelere kıvılcım yaptım , senin diyorum ne işin var burda?
bütün unutmuşluğun her zaman hatırlanan her anıyla kendime kurmacalar yazıyorum. sen de beni sevmişsin mesela sadece bi an, ben bunun verdiği umutla her gün kendimi öldürüyorum.
ben diyorum beni alıp her gece kornişlere astım, çünkü öyle yaptım. bütün boşa giden sevgimi söküp kalbimden oyuncak bebeklerimin göğüslerine tıktım.
benim diyorum hala ne işim var sende?
Ben diyorum seni bitirdim.seni yaktım kül ettim.senin ne işin var hala burada?
bütün yüzlere kendini yapıştırmaya utanmamış diye düşünüyorum. utandığı çok az şey vardı. göz göze 1 kere denk geldik ama ne denk gelmek, beni alıp bir çocuğun içine neşe diye koymuşlardı. bir yüzü kendi yüzümden daha iyi nasıl bilirim diye sorup, kirpiklerine kalbimden atışlar armağan ediyorum -ki kalbimin atışları bir kere bile umrunda olmamıştı
ben diyorum seni taşlara bağlayıp yamaçtan aşağı yuvarladım, çünkü öyle yaptım. bütün gülüşlerini söküp ciğerimden başkalarının mutluluğuna kattım, senin diyorum ne işin var burda?
bir başka aşkın acısını evladı bilen adam ne güzel itekledi bütün gerçek aşıklarını elinin tersiyle. elinin üstündeki damarlara değen kalbim kendini parçalara bölüp teker teker atmaya devam etmişti. öldürücü bütün hamleleri yapar ama öldüremezdi. ben ki bütün ölümsüzlüğü içmişim onun gözlerinden, bakışlarıyla asarım kendimi de yine ölmem.
ben diyorum seni köşelerinden yaktım, çünkü öyle yaptım. senin ateşini söndürüp içimde başka meşalelere kıvılcım yaptım , senin diyorum ne işin var burda?
bütün unutmuşluğun her zaman hatırlanan her anıyla kendime kurmacalar yazıyorum. sen de beni sevmişsin mesela sadece bi an, ben bunun verdiği umutla her gün kendimi öldürüyorum.
ben diyorum beni alıp her gece kornişlere astım, çünkü öyle yaptım. bütün boşa giden sevgimi söküp kalbimden oyuncak bebeklerimin göğüslerine tıktım.
benim diyorum hala ne işim var sende?
10 paragraf
bitişimin ardından sana bakıyorum.bir kez daha seni görmek için yanıp tutuşan gözlerimi organ mafyasına bağışlıyorum.senin peşinden koşmaya çalışan ayaklarımı küçük bir çocuğa oyuncak niyetine veriyorum.ellerini bir kez bile düzgün tutamamış beceriksiz ellerimi her gün bankta uyuyan kedilere yem ediyorum.Seni seven kalbimi söküyorum alıp masaya koyuyorum artık kimin olduğu beni ilgilendirmiyor.
mükemmel kilit anahtar uyumunu bulmuş gibiydik.Sonra kilidi köprüde kilitli bıraktık.geri kalan kilitlerin hepsini açtık.Anahtarı sonu olmayan denizlere attık.denizler kirlensin bize ne.kaç asır zaman sonra o kilit ve anahtar birbirini bulur bunu ben göremem.Sende görme.
benim canım yanmadı.ben senin kor ateş olduğunu bilerek geldim yanına.acı kayıplarımız oldu hiç konuşmadık.biz zaten hiç konuşmazdık.yürüdük mesela bir gün toplam 10 cümle kurulmuş yolda.9u bana ait.her lafın sonunda seni seviyorum demek isterdim ama dinliyor muydu beni ondan bile emin değildim.Bana her lafın sonunda canın sağolsun dedi ama bunu bir kenara koyalım. Sorsan canım hiç de sağ olmadı.
vazgeçişim bir hikayesi var ki yatağımın içine sakladım.vazgeçişimin bir de yarası var onu yatağın altına sakladım.bir daha işimize yaramayacak ama atmaya kıyamadığımız her şey gibi onu da yatağın altına sakladım.
acı eşiğime çadır kuran anılar var.onun başkasını sevişini seyrettiğim gibi misal.hangi acı eşiğinin karesiyim bilmiyorum.
bir duygunun bitme anını düşünelim biraz.bir şeyden bir histen bir kişiden vazgeçilen o anı.hayatı bıçak gibi ortadan bölen o an bende mevcut değil.o bıçağı bilediler benimle bu acının tarifi mümkün değil.
birisi geliyor geriden siz yürürken.kısa bir süre sizinle yürüyor.bu daimi sanıyorsunuz.işte ondan sonra beni geçtiği her adımda öldüm.
vazgeçiş hikayeleri hep sizin yazdığınız kadar olacaktır avucunuzun içinde.vazgeçişlerinizin anıları ve yaraları nerede ben bilemem.
vazgeçişimin bir yarası var yatağımın altına güzelce sakladım.
vazgeçilişimin bir salisesi bile yok bu hızla bir hayat adadım bakın bu en güzel.
size iyi geceler çünkü bende bitti.
mükemmel kilit anahtar uyumunu bulmuş gibiydik.Sonra kilidi köprüde kilitli bıraktık.geri kalan kilitlerin hepsini açtık.Anahtarı sonu olmayan denizlere attık.denizler kirlensin bize ne.kaç asır zaman sonra o kilit ve anahtar birbirini bulur bunu ben göremem.Sende görme.
benim canım yanmadı.ben senin kor ateş olduğunu bilerek geldim yanına.acı kayıplarımız oldu hiç konuşmadık.biz zaten hiç konuşmazdık.yürüdük mesela bir gün toplam 10 cümle kurulmuş yolda.9u bana ait.her lafın sonunda seni seviyorum demek isterdim ama dinliyor muydu beni ondan bile emin değildim.Bana her lafın sonunda canın sağolsun dedi ama bunu bir kenara koyalım. Sorsan canım hiç de sağ olmadı.
vazgeçişim bir hikayesi var ki yatağımın içine sakladım.vazgeçişimin bir de yarası var onu yatağın altına sakladım.bir daha işimize yaramayacak ama atmaya kıyamadığımız her şey gibi onu da yatağın altına sakladım.
acı eşiğime çadır kuran anılar var.onun başkasını sevişini seyrettiğim gibi misal.hangi acı eşiğinin karesiyim bilmiyorum.
bir duygunun bitme anını düşünelim biraz.bir şeyden bir histen bir kişiden vazgeçilen o anı.hayatı bıçak gibi ortadan bölen o an bende mevcut değil.o bıçağı bilediler benimle bu acının tarifi mümkün değil.
birisi geliyor geriden siz yürürken.kısa bir süre sizinle yürüyor.bu daimi sanıyorsunuz.işte ondan sonra beni geçtiği her adımda öldüm.
vazgeçiş hikayeleri hep sizin yazdığınız kadar olacaktır avucunuzun içinde.vazgeçişlerinizin anıları ve yaraları nerede ben bilemem.
vazgeçişimin bir yarası var yatağımın altına güzelce sakladım.
vazgeçilişimin bir salisesi bile yok bu hızla bir hayat adadım bakın bu en güzel.
size iyi geceler çünkü bende bitti.
Sen benim solumda dur
bir vazgeçişten kalan bütün günahı sırtımda taşıyacak kadar sevdim ve çığ gibi büyüyen bir özleme kafa tutacak kadar üzülme istedim.
önüme dizilmiş gitme diyen yaşanamamışlıklarla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim. unutmaya çalışmayacak kadar da unutmak istemedim.
"her şeyi berbat ettin" desen bunu inkar edemem. 7 yaşında 2 süt şişesi kırmıştım eve giderken ve yanına oturup ağlamıştım kırıkların. her şeyi berbat ederim o zamandan beri. yanına oturup ağlayamadım.
bi kere sakallarına gömemediğim kafamı hangi duvara vursam parçalanmıyor. bi kere gelsek gözgöze ruhuma kadar parçalanırım halbuki çok tuhaf.
nasıl bi korkuysa bu ben yenemedim. nasıl bi kalpse sendeki ondan da geçemedim. bütün tahtaları kırılmış köprünün ipinde asılı kalmak gibi.
sen yine dahil et her şeyi sevdamıza kendini hariç kıl. bütün bu heba olan şeyleri de görme bunların hepsi benim ayıbımdır.
iyi geceler diliyorum bu gece ve her gece için.
önüme dizilmiş gitme diyen yaşanamamışlıklarla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim. unutmaya çalışmayacak kadar da unutmak istemedim.
"her şeyi berbat ettin" desen bunu inkar edemem. 7 yaşında 2 süt şişesi kırmıştım eve giderken ve yanına oturup ağlamıştım kırıkların. her şeyi berbat ederim o zamandan beri. yanına oturup ağlayamadım.
bi kere sakallarına gömemediğim kafamı hangi duvara vursam parçalanmıyor. bi kere gelsek gözgöze ruhuma kadar parçalanırım halbuki çok tuhaf.
nasıl bi korkuysa bu ben yenemedim. nasıl bi kalpse sendeki ondan da geçemedim. bütün tahtaları kırılmış köprünün ipinde asılı kalmak gibi.
sen yine dahil et her şeyi sevdamıza kendini hariç kıl. bütün bu heba olan şeyleri de görme bunların hepsi benim ayıbımdır.
iyi geceler diliyorum bu gece ve her gece için.
Bu ölmekle, kalbini alıp sol tarafından sökmekle geçecek gibi değil.Ben diyorum seni bitirdim.Seni teker teker parçaladım, seni yağmura atıp orada yaktım, sen diyorum nasıl hala içimde en canlı halinde ayaktasın.Bu nasıl bitmemişlik bu nasıl bir hayatıma tutunmak hayret ediyorum.Nasıl hala gözlerimi kapadığımda kendimi senin yanında hissederim.Nasıl kokunu hatırlamak için saatlerce boş duvarları izlerim ben cevabını sen ver.
Bu benim hatalarımı anlamamın bilmem kaçıncı günü.Her hatamın üstüne bir hata daha yaptım.Gelip sorsan pişman mıyım bilmek ister misin?Sen artık benim hakkımda ne bilmek istersin ya da ne bilmek istemezsin ben hiç bir şey bilmiyorum.Ben yine bir uçurumun eşiğinde sana bakıyorum.Sen ise beni bakışlarınla sonsuz karanlığa gömüyorsun.Bunun hakkı ben miyim?
konuş benimle.susman hiç bir işe yaramaz.susman beni kolilere koyup üstüne kırılacak yazmakla eşdeğer bunu sana şimdi söylüyorum.sen susarsan ben biterim bunu sen bana hiç söylemedin.
sana anlattım aslında.Biraz baksaydın gözlerime,bende güzel olan her şeyi anlattım sana.bende güzel olan her şeyle baktım çünkü sana.yemin ederim sana yüzünün her santimini ezbere biliyorum.her hareketini hafızama kazıdım.kirpiklerinin nasıl güzel dağınık olduğunu düşünürken 6 milyon kere dağıldım.Bilemezsin çünkü bilmek istemezsin.
ben boşlukolan her yere seni koyuyorum haberin yok.güldüğünde yanağında beliren gamzende uyuyorum geceleri bundan da haberin yok.haberin yok hiç bir şeyden.
neyse
kirpiklerinden öpüyorum.
Bu benim hatalarımı anlamamın bilmem kaçıncı günü.Her hatamın üstüne bir hata daha yaptım.Gelip sorsan pişman mıyım bilmek ister misin?Sen artık benim hakkımda ne bilmek istersin ya da ne bilmek istemezsin ben hiç bir şey bilmiyorum.Ben yine bir uçurumun eşiğinde sana bakıyorum.Sen ise beni bakışlarınla sonsuz karanlığa gömüyorsun.Bunun hakkı ben miyim?
konuş benimle.susman hiç bir işe yaramaz.susman beni kolilere koyup üstüne kırılacak yazmakla eşdeğer bunu sana şimdi söylüyorum.sen susarsan ben biterim bunu sen bana hiç söylemedin.
sana anlattım aslında.Biraz baksaydın gözlerime,bende güzel olan her şeyi anlattım sana.bende güzel olan her şeyle baktım çünkü sana.yemin ederim sana yüzünün her santimini ezbere biliyorum.her hareketini hafızama kazıdım.kirpiklerinin nasıl güzel dağınık olduğunu düşünürken 6 milyon kere dağıldım.Bilemezsin çünkü bilmek istemezsin.
ben boşlukolan her yere seni koyuyorum haberin yok.güldüğünde yanağında beliren gamzende uyuyorum geceleri bundan da haberin yok.haberin yok hiç bir şeyden.
neyse
kirpiklerinden öpüyorum.
Pazartesi
02:04.
Kendi kendime yetemediğim zamanlardayım, bir burukluk ki uyutmuyor. Göğüs kafesime batıyor. Tamam şimdi bitti acılar dediğimde beni başa sarıyor. Bir burukluk ki artık yaşatmıyor ama en çok da öldürmüyor. Tek kelime edecek mecali kalmıyor insanın, herhangi bir şeyden keyif alacak tadı, iki kelimeyi arka arkaya getirip cümle kuracak nefesi, sabah her şey biraz daha güzel olacak dedirten umudu.. An geliyor sadece sen ve duvarlar kalıyor geriye. İyi kötü güzel çirkin ne var ne yoksa terk etmiş seni ama duvar duruyor. Bütün iyiliği kötülüğü güzelliği çirkinliğiyle dimdik duruyor. Her hikayenin sonunda elde kalan tek şey duvar oluyor.
İçim tatil sonrası boşaltılamayan bavul kadar dolu ve anlamsız artık. Hepimize geçmiş olsun, en çok bana, en çoktan biraz fazla duvarlara.
Cuma
"bilsen ne çok şeydin sen" dedi şarkı. bu şarkılar ne kadar haklılar diye düşündüm tekrar.
ne çok şeydin sen belki söyleyemedim belki hissettiremedim belki ben bile farkında değildim. açılan boşluklar, yaşanamayan hayaller, birlikte gülünen her şey yeni bilenmiş bıçak gibi kaçamıyorum.
o kadar yoruldum ki bunun için ağladım. o kadar çok şey kesik atıyor ki içime bunun için çok kanadım. geriye dönüp baktığımda çok güzel hislerin kalıntıları el sallıyor bana bunun için de son derece pişmanım.
beni alıp kocaman bir çınarın dalına asıyorlar. üstelik bunu dakikada 60 kere yapıyorlar. insanlar yeni şeylere başlıyor. baştan seviyor ve çok da güzel seviliyorlar. sen bi ağacın dalında bunları izledin mi hiç?
keşke kör olsaydım diye oturup ağladığım zamanlar oldu. keşke biraz kendi yoluna devam etmek istese içim, istemiyor. keşke binalar yıkılsa üstüme bunu tüm içtenliğimle istiyorum.
ne olsa dokunacak şu saatten sonra çok açık. çok açık ve bi o kadar acı. çok yaralar kapanacak içimde ve açılacak. senin ruhun duymayacak. senin ruhun akıp yolunu bulacak ne mutlu.
biten şeylerle bitmesi gerekenler arasında dünyalar kadar fark var. hepsi benim sırtıma yük. bu kadar mı bitmez biten bi şey diye delirmek üzereyim. bu güçsüzlük mizacıma ters, bu güçsüzlük nasıl bi güçsüzlük sen söyle. bu kabullenemeyiş senin hayatının ne kadar görünmezinde?
bilsen ne çok şeydin sen, bilmedin. bu yazıklık bizi öldürüyor. daha çok beni. çünkü seni gömüyor geçmişe bu yazıklık. bize çok yazık oluyor görüyor musun?
beni o ağaca assınlar ve öleyim artık. beni tam alnımın ortasından vursunlar ve somut şekilde delinsin alnım, herkes görsün nasıl ölünür.
şarkı devam ediyor
"..yok ah kalbim yok, sevgiler çok insafsız yarını yok.."
bunun meselesini acıdan ölmezsek yaparız.
ne çok şeydin sen belki söyleyemedim belki hissettiremedim belki ben bile farkında değildim. açılan boşluklar, yaşanamayan hayaller, birlikte gülünen her şey yeni bilenmiş bıçak gibi kaçamıyorum.
o kadar yoruldum ki bunun için ağladım. o kadar çok şey kesik atıyor ki içime bunun için çok kanadım. geriye dönüp baktığımda çok güzel hislerin kalıntıları el sallıyor bana bunun için de son derece pişmanım.
beni alıp kocaman bir çınarın dalına asıyorlar. üstelik bunu dakikada 60 kere yapıyorlar. insanlar yeni şeylere başlıyor. baştan seviyor ve çok da güzel seviliyorlar. sen bi ağacın dalında bunları izledin mi hiç?
keşke kör olsaydım diye oturup ağladığım zamanlar oldu. keşke biraz kendi yoluna devam etmek istese içim, istemiyor. keşke binalar yıkılsa üstüme bunu tüm içtenliğimle istiyorum.
ne olsa dokunacak şu saatten sonra çok açık. çok açık ve bi o kadar acı. çok yaralar kapanacak içimde ve açılacak. senin ruhun duymayacak. senin ruhun akıp yolunu bulacak ne mutlu.
biten şeylerle bitmesi gerekenler arasında dünyalar kadar fark var. hepsi benim sırtıma yük. bu kadar mı bitmez biten bi şey diye delirmek üzereyim. bu güçsüzlük mizacıma ters, bu güçsüzlük nasıl bi güçsüzlük sen söyle. bu kabullenemeyiş senin hayatının ne kadar görünmezinde?
bilsen ne çok şeydin sen, bilmedin. bu yazıklık bizi öldürüyor. daha çok beni. çünkü seni gömüyor geçmişe bu yazıklık. bize çok yazık oluyor görüyor musun?
beni o ağaca assınlar ve öleyim artık. beni tam alnımın ortasından vursunlar ve somut şekilde delinsin alnım, herkes görsün nasıl ölünür.
şarkı devam ediyor
"..yok ah kalbim yok, sevgiler çok insafsız yarını yok.."
bunun meselesini acıdan ölmezsek yaparız.
Anlamsız
sever sandım.yeterince seversem o da sever sandım.gözlerini daldırdığı noktadan tut uyuyuş şekline kadar sevdim.gözlerine baktığımda kendimi paramparça olmuş buldum.asla oturmayacağı kanepemde kendimi onun için ağlarkende buldum.bunun sorumlusu kim ?ben olurum.sevdiğimi belli etmedim belki ama kaybetmekten korktuğum içindi.bunun sorumluluğunu sana yükledim.yıllar geçsede veremem bunun hesabını.
Planlanmamış sevdalar koyunda otururken başbaşa, kendini kıyılara vurdu sorsan söylemez .bunu.belkide bu gün benim hiç başlamamış sevdamın bitişinin 75. günü sorsanız bende bunu söylemem.neyse siz anlamadınız.
belki içimizdekileri dökeriz bir gün.belkilerle yaşarız belki.bir son olmayacaktı zaten bizde.belki sadece bunun için bile ağlarız içimizden.
sen bana bir şeydin biliyorum.bir tedavi belki yaralarıma tuz.ne kadar acıtsada seninleyken hepsi iyileşiyordu işte.kalbizi delip açtığımız yerler senleyken kapanıyordu.bana bir sarılıyordun varya o an istesen kainatı ayağına getirirdim ama bilmiyorsun bunu işte.
sana önce yavaş sonra birden aşık oldum.içimde denizlere ulaşmak isteyen taşan nehirlerim vardı benim.belki ulaşır nehirlerim bir gün denizlere kim bilir.belki sevdam dokunur kalbine bunu sadece tanrı bilir.
sen kırılmaktan korkuyorsun ya bundan sonra allah adı verdim senin kırılmana izin vermem.kendimi burada parçalara bölerim seni mutlu ederim.değmezsin belki bilemem ben ama seni saklarım ki öyle içimde kimse sana bir şey yapamaz andım olsun.
bana demiştin 'ne olursa olsun beni bırakma' sonra beni öyle bir ittin ki 7 şiddetinde deprem gibiydi bu.Nasıl yıkılmak isteyen bir evi ellerinizle tutabilirsiniz ki.Ben seni tutmak isterken enkazın altında kaldım yavaş yavaş ölüyorum.
Planlanmamış sevdalar koyunda otururken başbaşa, kendini kıyılara vurdu sorsan söylemez .bunu.belkide bu gün benim hiç başlamamış sevdamın bitişinin 75. günü sorsanız bende bunu söylemem.neyse siz anlamadınız.
belki içimizdekileri dökeriz bir gün.belkilerle yaşarız belki.bir son olmayacaktı zaten bizde.belki sadece bunun için bile ağlarız içimizden.
sen bana bir şeydin biliyorum.bir tedavi belki yaralarıma tuz.ne kadar acıtsada seninleyken hepsi iyileşiyordu işte.kalbizi delip açtığımız yerler senleyken kapanıyordu.bana bir sarılıyordun varya o an istesen kainatı ayağına getirirdim ama bilmiyorsun bunu işte.
sana önce yavaş sonra birden aşık oldum.içimde denizlere ulaşmak isteyen taşan nehirlerim vardı benim.belki ulaşır nehirlerim bir gün denizlere kim bilir.belki sevdam dokunur kalbine bunu sadece tanrı bilir.
sen kırılmaktan korkuyorsun ya bundan sonra allah adı verdim senin kırılmana izin vermem.kendimi burada parçalara bölerim seni mutlu ederim.değmezsin belki bilemem ben ama seni saklarım ki öyle içimde kimse sana bir şey yapamaz andım olsun.
bana demiştin 'ne olursa olsun beni bırakma' sonra beni öyle bir ittin ki 7 şiddetinde deprem gibiydi bu.Nasıl yıkılmak isteyen bir evi ellerinizle tutabilirsiniz ki.Ben seni tutmak isterken enkazın altında kaldım yavaş yavaş ölüyorum.
Salı
bir neden lazım, "ben buraya neden geldim"e bir gerekçe, neden güvenmiyorum, neden sevmiyorum, bu izleri hangi tırnaklar bıraktı kalbime, bugün uyanıyorsam kendimi bulmuş ve bir duvarın içine hapsetmiş şekilde, kimlere yıktım kendi duvarlarımı kendi ellerimle yüzbin kere hatırlamam için bir neden gerek.
bir gün inancımı kaybettim, alıştım, umudumu kaybettim, alıştım, sevincimi kaybettim, alıştım, sevgiyi kaybettim, alıştım, tek tek bütün organlarımı kaybettim, alıştım ama asla unutmadım. hepsinin yerine başka bir gün nefreti kazandım, alıştırdım, kini kazandım, alıştırdım, öfkeyi kazandım, alıştırdım herkesi ama asla af dilemedim.
bugün bu duvarların içinde kinimle nefretimle aynı masadaysam bu herkesin eseridir. siz bütün bunlara rağmen affedin isterseniz
bir gün inancımı kaybettim, alıştım, umudumu kaybettim, alıştım, sevincimi kaybettim, alıştım, sevgiyi kaybettim, alıştım, tek tek bütün organlarımı kaybettim, alıştım ama asla unutmadım. hepsinin yerine başka bir gün nefreti kazandım, alıştırdım, kini kazandım, alıştırdım, öfkeyi kazandım, alıştırdım herkesi ama asla af dilemedim.
bugün bu duvarların içinde kinimle nefretimle aynı masadaysam bu herkesin eseridir. siz bütün bunlara rağmen affedin isterseniz
sen, ciltlerce anlatabileceğim şimşek çakması hızında gelip geçen hissin kaynağı, ben, sendeki topraklanmaya feda olan doğa olayı.
söylediklerim, diyorum, söyleyemediklerimi çantasına tıktı. çok şey anlatıp hiçbir sonuca varamayışımın sanki 75.yılı. bir devri açıp kapatmak bir kaç saat, yarası kaç asır sürer korkma ödetmem hesabını.
anlattıklarımı anladın mı bilmem, ben senin anlattıklarını camdan attım, hergün arkasından atlayıp ölmüyorum. bir şeyleri öyle havada bıraktık nedense düşeceğini düşünmüyorum.
bir şeydin sen bana bu sırrı çok iyi biliyorum. ben hiçbir şey değilim hala sana kulaklarının sağırlığında boğuluyorum.
söylediklerim, diyorum, söyleyemediklerimi çantasına tıktı. çok şey anlatıp hiçbir sonuca varamayışımın sanki 75.yılı. bir devri açıp kapatmak bir kaç saat, yarası kaç asır sürer korkma ödetmem hesabını.
anlattıklarımı anladın mı bilmem, ben senin anlattıklarını camdan attım, hergün arkasından atlayıp ölmüyorum. bir şeyleri öyle havada bıraktık nedense düşeceğini düşünmüyorum.
bir şeydin sen bana bu sırrı çok iyi biliyorum. ben hiçbir şey değilim hala sana kulaklarının sağırlığında boğuluyorum.
bi ara aklıma geldin
nasıl ölmüyorum hayret.Gün geliyor bir şarkı silahı oluyor insanın ,kahvaltıda gözlerin doluveriyor,bir çizgifilm karakterinin sesine gülerek ölüyorsun aniden,hep senin olacak sanıyorsun hayret.Hepsine ayrı şaşkınlıkla bakıyorum.
her seferinde daha derinden bir yara açıyorsun,kaybımız çok ama ölmüyoruz.yeterince ölmedik daha.Her gün kendimi balkonlardan bırakıyorum ölmediğim her sefer için seni bir kez daha seviyorum.
her gece yastığa başımı koyduğumda seninle geçirmediğim her dakika için köpek gibi pişmanlık duyuyorum.seni biliyorum şimdi gidiyorsun.Gitmelere ben alışkın değilim bunu da biliyorsun.Her adımda ölüyorum sen benim gülümsemelerime denk geliyorsun.
her gece yastığa başımı koyduğumda seninle geçirmediğim her dakika için köpek gibi pişmanlık duyuyorum.seni biliyorum şimdi gidiyorsun.Gitmelere ben alışkın değilim bunu da biliyorsun.Her adımda ölüyorum sen benim gülümsemelerime denk geliyorsun.
hayat nasıl devam ediyor bende durdu.her adımda beni silip süpürdüğün yollar sana kalsın,üzülmelerini bana yolla nolur
Perşembe
kim bilir kaç günü diğer günlerin arkasına ekledim beklerken gelmesini buralardan nerelere yol olur.Bilirdim gelmeyeceğini ama o iki kelime kaldı benim içimde bi tek ona üzülürüm.dedim kalsın böyle sanki bir filmin ortasında elektrikler kesilmiş gibi.Bir son olmasın bizde.Yıllar sonra tamamlanmak üzere beklesin o iki kelime içimde.
onunlayken hiç gelmeyecek yazların hayalini kurdum ama bende 12 ay kara kış.Donuyoruz soğuktan ama bakışı ısıtıyor ya içimi yaşıyoruz işte.Bir sarılsa gelirdi bütün yazlar kapımıza mevzu bu kadar basitti aslında ama konusu dahi geçmedi.
idare ettim hep içimde bu kırgınlığı ama nereye kadar.Bazen gelmesini dilerdim geceleri ama sorsan o hep burdaymış zaten ben görmemişim.Görmesemde hissederdim seni diyemedim çünkü beni duymayacak kadar uzaktaydı zaten.
onunlayken hiç gelmeyecek yazların hayalini kurdum ama bende 12 ay kara kış.Donuyoruz soğuktan ama bakışı ısıtıyor ya içimi yaşıyoruz işte.Bir sarılsa gelirdi bütün yazlar kapımıza mevzu bu kadar basitti aslında ama konusu dahi geçmedi.
idare ettim hep içimde bu kırgınlığı ama nereye kadar.Bazen gelmesini dilerdim geceleri ama sorsan o hep burdaymış zaten ben görmemişim.Görmesemde hissederdim seni diyemedim çünkü beni duymayacak kadar uzaktaydı zaten.
yolun bundan sonrasını tek başımıza yüreyeceğiz.
seni insanların seveceğini sanıyorsan yanılıyorsun.Bu gün asla benimle bir daha yanyana oturamayacağı kanepede kendimi parçalara böldüm sorsan hiç haberi yok.Ne kadar sevdim ve daha sonrasında o kadar nefret ettim ki bunun da sonu yok.kaçmak için koştum ve koştum hep bilmezdim ki en sevdiği şekil çembermiş.Kendimi yine beni sevmediği kanepede buldum.
Belkilerle hiç bir yere varamayacağız.
belki fazla insaniyet aradığım içindi bütün yaşanmışlılarımız.Belki içinde iyi bir insan görmeye o kadar odaklandığımdan kendisini göremedim.Belki hiç birinin tek bir anlamı bile yoktu bu da burda dursun.Kendimi gece pencere pervazlarına dayanmış bulurken hatırlamam umuduyla.
artık kedim kucağımda uyuduğunda bence beni seviyor totemini yapamadığım için ona kızgınım.bizim oturduğumuz rahatsız sandalyeli çay bahçesine kırgınım.yürüdüğümüz sokaklara kırgınım.bensiz yürümeye devam ettiğin için sana iki kere kırgınım.asla gitmeyeceğimiz sinema filmlerine kırgınım.en çokta bana hissetmediğin sevgiye kırgınım
hayallerim var hiç bir yere koyamıyorum.o kadar yalnızım ki kimseye gel yanışımı gör diyemiyorum.hayatımı kendi istediğimle bile isteye kaçırıyorum.şimdi bunun sorumlusu kim?ben olurum.
çok sevdiğin ama artık sana uymayan ayakkabı gibiydi.Çok denedik ama yollar bozuktu,biz iyiydik.sanırım bundan sonra yolun geri kalanını yürümeyeceğiz.
1 kere oturduk kırmızı koltuklu bi masada başka kimse yoktu. 1 saat kadar konuştuk başka insanlardan, bunun acısı hala bi köşede durur. her cümlenin sonunu "çünkü ben seni seviyorum"a bağlamamak için kendi boğazımı kestim fark etmedi. zaten onun gözü de kalbi de bi bana hep toktu.
özlenmek istediği her an kendimi onu özlerken buldum. çünkü istiyordu. birini seviyorsanız yukarıdaki paragrafın gerçeği kalbi ne kadar kırarsa kırsın görmüyorsunuz çünkü istiyordu anlatabildim mi daha önemli bi şey tabi ki yoktu.
özlenmek istediği her an kendimi onu özlerken buldum. çünkü istiyordu. birini seviyorsanız yukarıdaki paragrafın gerçeği kalbi ne kadar kırarsa kırsın görmüyorsunuz çünkü istiyordu anlatabildim mi daha önemli bi şey tabi ki yoktu.
1 kere oturduk kırmızı koltuklu bi masada başka kimse yoktu. hatırlar mı onu bile bilmem ama o benim kendimi ilk susturuşumdu.
önce güldüm ama sonra kızdım hep, bu asla değişmedi. önce sevdim ama sonra daha çok sevdim hep, bu asla değişmesin. her dayanmanın eşiğini zorladım, pişman değilim ama en büyük düşmanıyım kendi geçmişimin. susmak beni bitirdi ama konuşmak da dolaylı olarak yolun en sonunda yine beni bitirdi yemin ederim anlamadım düzenin derdini. uzun lafın kısası, çünkü uzun lafın kısaları kaldı bana bir tek, vazgeçtim.
öyle ya da böyle, iyi ya da kötü, seve seve ya da sike sike vazgeçtim. bunu asla yapamayacağını düşünenlere iyi dileklerimi sunarım, yerlerse.
öyle ya da böyle, iyi ya da kötü, seve seve ya da sike sike vazgeçtim. bunu asla yapamayacağını düşünenlere iyi dileklerimi sunarım, yerlerse.
İçimdeki çiçek bahçeleri
içimdeki çiçek bahçelerini ezip geçtiklerinde anlamıştım vazgeçebileceğimi kapıdan.Bütün kapılara duvar ördüm.ben sanki bir yerin kestirme yoluydum bu hisle iyi bile idare etim.birileri ezerken çiçekleri sırf gidecekleri yer buradan daha yakın diye,ben kenarda fırsatını kolladım gel şöyle otur demenin.gel şöyle otur demeler bitirmezdi de beni, gelip şöyle oturmamaları bakın bu içimi delik deşik etti.iki seni seviyorumun belini kıracaktık oysaki karşılıklı,benim kalbimi değil.
Pazar
Uzağa alışmış birine yakını anlatamazsınız
yakından sevmeyi unutmuşum.Sevdiğinin yanında nefesini hissetmek nedir bilmez olmuşum.Ben dokunmadan sevenlerdendim oysaki.Sevgimi belli edemeyenlerden.Ne kadar değiştim!Basite indirgedim her şeyi.Kalbimi hissetmez oldum.
Dün dedim ki biz aynı şarkıyı sevdik onunla.Bunun ne kadar önemli olduğunu bilir misiniz..Belkide uzun zamandır hissetmediği bir şekilde bir şeyler hissetmesi.Kalbinin ilk defa eskisi gibi saf ve temiz çarpması.Belkide masumiyetliğe ilk geri dönüşü gittiğinden beri.
Sevdaya en son dokunuşumda sevdiğime hiç dokunmamştım oysaki.Belkide en büyük marifetim ve pişmanlığım buydu.Dokunmadan sevmiştim işte.Eli elime bir saniye yaklaştığında üç gün uyumamıştım.Ben ona hiç dokunmamıştım.Ezbere bildiğim yüzünü hiç okşamamıştım.Belkide öyle olması gerekiyordu.Tanrı bilirmiş kulunu.Belkide öyle olsa hiç unutamazdım onu.
Gözleri gözlerime değdiğinde konuşamazdım.yüreğimin sesinden kulaklarım duymaz olurdu.Uzun zaman oldu bunu yaşamayalı.Sevilmeyeli ne uzun oldu.
Göre göre hata yaptım.Bile bile sevdim.Uzattım da ellerimi boş kalacağını bilerek.Peki şimdi ne yapacağım.Sevecek miyim onu.Beni sevmeyeceğini bilerek.Yoksa onu koyacak mıyım diğerleiyle aynı kefeye.
Dün dedim ki biz aynı şarkıyı sevdik onunla.Bunun ne kadar önemli olduğunu bilir misiniz..Belkide uzun zamandır hissetmediği bir şekilde bir şeyler hissetmesi.Kalbinin ilk defa eskisi gibi saf ve temiz çarpması.Belkide masumiyetliğe ilk geri dönüşü gittiğinden beri.
Sevdaya en son dokunuşumda sevdiğime hiç dokunmamştım oysaki.Belkide en büyük marifetim ve pişmanlığım buydu.Dokunmadan sevmiştim işte.Eli elime bir saniye yaklaştığında üç gün uyumamıştım.Ben ona hiç dokunmamıştım.Ezbere bildiğim yüzünü hiç okşamamıştım.Belkide öyle olması gerekiyordu.Tanrı bilirmiş kulunu.Belkide öyle olsa hiç unutamazdım onu.
Gözleri gözlerime değdiğinde konuşamazdım.yüreğimin sesinden kulaklarım duymaz olurdu.Uzun zaman oldu bunu yaşamayalı.Sevilmeyeli ne uzun oldu.
Göre göre hata yaptım.Bile bile sevdim.Uzattım da ellerimi boş kalacağını bilerek.Peki şimdi ne yapacağım.Sevecek miyim onu.Beni sevmeyeceğini bilerek.Yoksa onu koyacak mıyım diğerleiyle aynı kefeye.
Çarşamba
seni her rüyamda gördüğümde uyanıp o da beni gördü mü diyorum.Seni özlüyorum.en çokta seni artık hatırlayamamk beni üzüyor.Senin için ağladığım sokaklardan geçerken dondurma yiyebiliyorum mesela.Sana aşık olduğumu arkadaşlarıma anlattığım masalarda çay içebiliyorum.Sana baktığım mekanlarda başkalarıyla oturabiliyorum ama sen bunun benim içimi nasıl parçaladığını bilmiyorsun.Bazn seninle aynı şehirde nefes alıyoruz bu benim için nasıl büyük bir lütuf bi bilsen.Kalbimin ritmi bile değişiyor.Ya döndüğüm köşeden sen çıkarsan diye umutla bekliyorum her an ama sen hiç gelmiyorsun.Herkes geldi ama sen gelmedin.Ah be dön gel artık çok özledim.
merak ediyorum mesela hiç aklına geldim mi?Hiç sen benim numaramı çevirmek isterken seni tuttular mı?ve ya beni anlattın mı onlara.Arkadaşların beni biliyorlar mı?Benim bütün arkadaşlarım senin adını söylerken gözleri doluyor bunu bi düşün sonra bana verdiğin değeri bir düşün daha fazlasını hak etmiyor muyum sende?
Belkide sen beni tek düzgün sevendin.Son zamanlarda o kadar çok içimden tekrarlayıp diyorum ki beni kimse sevmez diye.Ama sen sevdin be sevdin.Bunu çok belli etmesende ben biliyordum.Gözlerime bakışından bellidi kimse böyle bakmadı bana şu hayatta.Ben hala bunun eksikliğini yaşıyorum.Bana öyle güzel bakan birini kaybetmenin pişmanlığı bu yaşadığım.Seni kaybetmenin pişmanlığı.
Belki biri sevmez beni bir daha böyle saf ve güzel.Belki send ebeni bir daha sevmezsin.Belki bir ömürlük sevgini benden ömrünün sonuna kadar saklarsın.Sen zaten benim gözlerime hiç bakmazdın o gözlerini skaladığın gibi sevdanıda benden sakladın mı
Kaçamıyorum senden ama bahanemde yok kalmak için.Sadece her yer sen dolu sanki.Ama o boşlukta nasıl sen varsın hala anlamış değilim.Bu duygu boşluğunun içinde tutunduğum yoldan sapmamı engelleyen tek doğru sensin.
Bak yazarken yine gözleirm doldu benim.Sence çok değil mi artık bunlar.Sana fazlamı bu kadarı.Sen bu kadarını hak ediyor musun?Bilemem.Ama tek bildiğim şey var bilerek ya da bilmeyerek yaptığın her şey seni daha fazla sevmemden başka bir işe yaramıyor.
Cumartesi
Daha Fazlası Yok
Her gün daha fazla...
.Çok yalnızım.
Diyorum ki ihtiyacım olan tek şey aşk.Kalbimin küçük serçenin kalbi gibi titremesi.Aklımın gökyüzüne uçması ruhumun hafiflemesi.Yolda yürürken düşünüyorum bunları karşımdan gelenin gözlerine bakıyorum bana haklı olduğumu söylemesi umuduyla.İçimden bağırıyorum hayatımda bu kadar haklı olduğum bir zaman daha olmayacak.Oysa anlamıyor ama siz anlarsınız.
Aşk dememe rağmen yalnızlığı seçiyorum bir kez daha.Belkide en son kalbimi kapadığımda kim çalarsa çalsın açmamalıydım.O soğuk buzları kırıp içeri kimseyi almamalıydım.Sırf o üşür diye içimdeki her şeyi yakmamalıydım.Yalnız kalmalıydım her zaman ve daima.
Yalnızlıklardan tuğlaları olan bir duvar örüyorum etrafıma.Öyle öykülerdeki prenslerin geçebileceği küçük çitler gibi değil.Kimsenin geçemediği dikenli tarlalar gibi.Benim bile çıkmaya kalktığımda korktuğum
Labirentler yapıyorum sonu gelmeyen her sağa döndüğünde seni çıkmaza götüren sola döndüğünde başa gittiğin.Çıkışı olmayan yollar çiziyorum kendime sırf korunmak için.Kapılar koymuyorum hayatıma.Benim bile bilmediğim sözcüklerle açılan kapılar.gün gelip birinin seni seviyorum demesiyle açılacak labirentlere dikenli tarlalara gerek kalmayacak kapılar koymuyorum.Çünkü buraya giriş yok.Olmayacak.
Bu herhangi birinin yaptığı yaralardan saklanmak veya gerçeklerden kaçmak değil.Bu ailemin beni getirdiği nokta değil.Bu eskilerin bende yarattığı acı değil.Bu benim kendi içimdeki yalnızlığımın dışa vurumu.Bu benim hayattan kendimi koruma yolum.Bu benim alaycılığım.Bu benim aşka olmayan inancım.Anlarsınız ya.
Siz hep anlarsınız.
.Çok yalnızım.
Diyorum ki ihtiyacım olan tek şey aşk.Kalbimin küçük serçenin kalbi gibi titremesi.Aklımın gökyüzüne uçması ruhumun hafiflemesi.Yolda yürürken düşünüyorum bunları karşımdan gelenin gözlerine bakıyorum bana haklı olduğumu söylemesi umuduyla.İçimden bağırıyorum hayatımda bu kadar haklı olduğum bir zaman daha olmayacak.Oysa anlamıyor ama siz anlarsınız.
Aşk dememe rağmen yalnızlığı seçiyorum bir kez daha.Belkide en son kalbimi kapadığımda kim çalarsa çalsın açmamalıydım.O soğuk buzları kırıp içeri kimseyi almamalıydım.Sırf o üşür diye içimdeki her şeyi yakmamalıydım.Yalnız kalmalıydım her zaman ve daima.
Yalnızlıklardan tuğlaları olan bir duvar örüyorum etrafıma.Öyle öykülerdeki prenslerin geçebileceği küçük çitler gibi değil.Kimsenin geçemediği dikenli tarlalar gibi.Benim bile çıkmaya kalktığımda korktuğum
Labirentler yapıyorum sonu gelmeyen her sağa döndüğünde seni çıkmaza götüren sola döndüğünde başa gittiğin.Çıkışı olmayan yollar çiziyorum kendime sırf korunmak için.Kapılar koymuyorum hayatıma.Benim bile bilmediğim sözcüklerle açılan kapılar.gün gelip birinin seni seviyorum demesiyle açılacak labirentlere dikenli tarlalara gerek kalmayacak kapılar koymuyorum.Çünkü buraya giriş yok.Olmayacak.
Bu herhangi birinin yaptığı yaralardan saklanmak veya gerçeklerden kaçmak değil.Bu ailemin beni getirdiği nokta değil.Bu eskilerin bende yarattığı acı değil.Bu benim kendi içimdeki yalnızlığımın dışa vurumu.Bu benim hayattan kendimi koruma yolum.Bu benim alaycılığım.Bu benim aşka olmayan inancım.Anlarsınız ya.
Siz hep anlarsınız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)