bitişimin ardından sana bakıyorum.bir kez daha seni görmek için yanıp tutuşan gözlerimi organ mafyasına bağışlıyorum.senin peşinden koşmaya çalışan ayaklarımı küçük bir çocuğa oyuncak niyetine veriyorum.ellerini bir kez bile düzgün tutamamış beceriksiz ellerimi her gün bankta uyuyan kedilere yem ediyorum.Seni seven kalbimi söküyorum alıp masaya koyuyorum artık kimin olduğu beni ilgilendirmiyor.
mükemmel kilit anahtar uyumunu bulmuş gibiydik.Sonra kilidi köprüde kilitli bıraktık.geri kalan kilitlerin hepsini açtık.Anahtarı sonu olmayan denizlere attık.denizler kirlensin bize ne.kaç asır zaman sonra o kilit ve anahtar birbirini bulur bunu ben göremem.Sende görme.
benim canım yanmadı.ben senin kor ateş olduğunu bilerek geldim yanına.acı kayıplarımız oldu hiç konuşmadık.biz zaten hiç konuşmazdık.yürüdük mesela bir gün toplam 10 cümle kurulmuş yolda.9u bana ait.her lafın sonunda seni seviyorum demek isterdim ama dinliyor muydu beni ondan bile emin değildim.Bana her lafın sonunda canın sağolsun dedi ama bunu bir kenara koyalım. Sorsan canım hiç de sağ olmadı.
vazgeçişim bir hikayesi var ki yatağımın içine sakladım.vazgeçişimin bir de yarası var onu yatağın altına sakladım.bir daha işimize yaramayacak ama atmaya kıyamadığımız her şey gibi onu da yatağın altına sakladım.
acı eşiğime çadır kuran anılar var.onun başkasını sevişini seyrettiğim gibi misal.hangi acı eşiğinin karesiyim bilmiyorum.
bir duygunun bitme anını düşünelim biraz.bir şeyden bir histen bir kişiden vazgeçilen o anı.hayatı bıçak gibi ortadan bölen o an bende mevcut değil.o bıçağı bilediler benimle bu acının tarifi mümkün değil.
birisi geliyor geriden siz yürürken.kısa bir süre sizinle yürüyor.bu daimi sanıyorsunuz.işte ondan sonra beni geçtiği her adımda öldüm.
vazgeçiş hikayeleri hep sizin yazdığınız kadar olacaktır avucunuzun içinde.vazgeçişlerinizin anıları ve yaraları nerede ben bilemem.
vazgeçişimin bir yarası var yatağımın altına güzelce sakladım.
vazgeçilişimin bir salisesi bile yok bu hızla bir hayat adadım bakın bu en güzel.
size iyi geceler çünkü bende bitti.
Çarşamba
Sen benim solumda dur
bir vazgeçişten kalan bütün günahı sırtımda taşıyacak kadar sevdim ve çığ gibi büyüyen bir özleme kafa tutacak kadar üzülme istedim.
önüme dizilmiş gitme diyen yaşanamamışlıklarla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim. unutmaya çalışmayacak kadar da unutmak istemedim.
"her şeyi berbat ettin" desen bunu inkar edemem. 7 yaşında 2 süt şişesi kırmıştım eve giderken ve yanına oturup ağlamıştım kırıkların. her şeyi berbat ederim o zamandan beri. yanına oturup ağlayamadım.
bi kere sakallarına gömemediğim kafamı hangi duvara vursam parçalanmıyor. bi kere gelsek gözgöze ruhuma kadar parçalanırım halbuki çok tuhaf.
nasıl bi korkuysa bu ben yenemedim. nasıl bi kalpse sendeki ondan da geçemedim. bütün tahtaları kırılmış köprünün ipinde asılı kalmak gibi.
sen yine dahil et her şeyi sevdamıza kendini hariç kıl. bütün bu heba olan şeyleri de görme bunların hepsi benim ayıbımdır.
iyi geceler diliyorum bu gece ve her gece için.
önüme dizilmiş gitme diyen yaşanamamışlıklarla başa çıkabilecek kadar güçlü değilim. unutmaya çalışmayacak kadar da unutmak istemedim.
"her şeyi berbat ettin" desen bunu inkar edemem. 7 yaşında 2 süt şişesi kırmıştım eve giderken ve yanına oturup ağlamıştım kırıkların. her şeyi berbat ederim o zamandan beri. yanına oturup ağlayamadım.
bi kere sakallarına gömemediğim kafamı hangi duvara vursam parçalanmıyor. bi kere gelsek gözgöze ruhuma kadar parçalanırım halbuki çok tuhaf.
nasıl bi korkuysa bu ben yenemedim. nasıl bi kalpse sendeki ondan da geçemedim. bütün tahtaları kırılmış köprünün ipinde asılı kalmak gibi.
sen yine dahil et her şeyi sevdamıza kendini hariç kıl. bütün bu heba olan şeyleri de görme bunların hepsi benim ayıbımdır.
iyi geceler diliyorum bu gece ve her gece için.
Bu ölmekle, kalbini alıp sol tarafından sökmekle geçecek gibi değil.Ben diyorum seni bitirdim.Seni teker teker parçaladım, seni yağmura atıp orada yaktım, sen diyorum nasıl hala içimde en canlı halinde ayaktasın.Bu nasıl bitmemişlik bu nasıl bir hayatıma tutunmak hayret ediyorum.Nasıl hala gözlerimi kapadığımda kendimi senin yanında hissederim.Nasıl kokunu hatırlamak için saatlerce boş duvarları izlerim ben cevabını sen ver.
Bu benim hatalarımı anlamamın bilmem kaçıncı günü.Her hatamın üstüne bir hata daha yaptım.Gelip sorsan pişman mıyım bilmek ister misin?Sen artık benim hakkımda ne bilmek istersin ya da ne bilmek istemezsin ben hiç bir şey bilmiyorum.Ben yine bir uçurumun eşiğinde sana bakıyorum.Sen ise beni bakışlarınla sonsuz karanlığa gömüyorsun.Bunun hakkı ben miyim?
konuş benimle.susman hiç bir işe yaramaz.susman beni kolilere koyup üstüne kırılacak yazmakla eşdeğer bunu sana şimdi söylüyorum.sen susarsan ben biterim bunu sen bana hiç söylemedin.
sana anlattım aslında.Biraz baksaydın gözlerime,bende güzel olan her şeyi anlattım sana.bende güzel olan her şeyle baktım çünkü sana.yemin ederim sana yüzünün her santimini ezbere biliyorum.her hareketini hafızama kazıdım.kirpiklerinin nasıl güzel dağınık olduğunu düşünürken 6 milyon kere dağıldım.Bilemezsin çünkü bilmek istemezsin.
ben boşlukolan her yere seni koyuyorum haberin yok.güldüğünde yanağında beliren gamzende uyuyorum geceleri bundan da haberin yok.haberin yok hiç bir şeyden.
neyse
kirpiklerinden öpüyorum.
Bu benim hatalarımı anlamamın bilmem kaçıncı günü.Her hatamın üstüne bir hata daha yaptım.Gelip sorsan pişman mıyım bilmek ister misin?Sen artık benim hakkımda ne bilmek istersin ya da ne bilmek istemezsin ben hiç bir şey bilmiyorum.Ben yine bir uçurumun eşiğinde sana bakıyorum.Sen ise beni bakışlarınla sonsuz karanlığa gömüyorsun.Bunun hakkı ben miyim?
konuş benimle.susman hiç bir işe yaramaz.susman beni kolilere koyup üstüne kırılacak yazmakla eşdeğer bunu sana şimdi söylüyorum.sen susarsan ben biterim bunu sen bana hiç söylemedin.
sana anlattım aslında.Biraz baksaydın gözlerime,bende güzel olan her şeyi anlattım sana.bende güzel olan her şeyle baktım çünkü sana.yemin ederim sana yüzünün her santimini ezbere biliyorum.her hareketini hafızama kazıdım.kirpiklerinin nasıl güzel dağınık olduğunu düşünürken 6 milyon kere dağıldım.Bilemezsin çünkü bilmek istemezsin.
ben boşlukolan her yere seni koyuyorum haberin yok.güldüğünde yanağında beliren gamzende uyuyorum geceleri bundan da haberin yok.haberin yok hiç bir şeyden.
neyse
kirpiklerinden öpüyorum.
Pazartesi
02:04.
Kendi kendime yetemediğim zamanlardayım, bir burukluk ki uyutmuyor. Göğüs kafesime batıyor. Tamam şimdi bitti acılar dediğimde beni başa sarıyor. Bir burukluk ki artık yaşatmıyor ama en çok da öldürmüyor. Tek kelime edecek mecali kalmıyor insanın, herhangi bir şeyden keyif alacak tadı, iki kelimeyi arka arkaya getirip cümle kuracak nefesi, sabah her şey biraz daha güzel olacak dedirten umudu.. An geliyor sadece sen ve duvarlar kalıyor geriye. İyi kötü güzel çirkin ne var ne yoksa terk etmiş seni ama duvar duruyor. Bütün iyiliği kötülüğü güzelliği çirkinliğiyle dimdik duruyor. Her hikayenin sonunda elde kalan tek şey duvar oluyor.
İçim tatil sonrası boşaltılamayan bavul kadar dolu ve anlamsız artık. Hepimize geçmiş olsun, en çok bana, en çoktan biraz fazla duvarlara.
Cuma
"bilsen ne çok şeydin sen" dedi şarkı. bu şarkılar ne kadar haklılar diye düşündüm tekrar.
ne çok şeydin sen belki söyleyemedim belki hissettiremedim belki ben bile farkında değildim. açılan boşluklar, yaşanamayan hayaller, birlikte gülünen her şey yeni bilenmiş bıçak gibi kaçamıyorum.
o kadar yoruldum ki bunun için ağladım. o kadar çok şey kesik atıyor ki içime bunun için çok kanadım. geriye dönüp baktığımda çok güzel hislerin kalıntıları el sallıyor bana bunun için de son derece pişmanım.
beni alıp kocaman bir çınarın dalına asıyorlar. üstelik bunu dakikada 60 kere yapıyorlar. insanlar yeni şeylere başlıyor. baştan seviyor ve çok da güzel seviliyorlar. sen bi ağacın dalında bunları izledin mi hiç?
keşke kör olsaydım diye oturup ağladığım zamanlar oldu. keşke biraz kendi yoluna devam etmek istese içim, istemiyor. keşke binalar yıkılsa üstüme bunu tüm içtenliğimle istiyorum.
ne olsa dokunacak şu saatten sonra çok açık. çok açık ve bi o kadar acı. çok yaralar kapanacak içimde ve açılacak. senin ruhun duymayacak. senin ruhun akıp yolunu bulacak ne mutlu.
biten şeylerle bitmesi gerekenler arasında dünyalar kadar fark var. hepsi benim sırtıma yük. bu kadar mı bitmez biten bi şey diye delirmek üzereyim. bu güçsüzlük mizacıma ters, bu güçsüzlük nasıl bi güçsüzlük sen söyle. bu kabullenemeyiş senin hayatının ne kadar görünmezinde?
bilsen ne çok şeydin sen, bilmedin. bu yazıklık bizi öldürüyor. daha çok beni. çünkü seni gömüyor geçmişe bu yazıklık. bize çok yazık oluyor görüyor musun?
beni o ağaca assınlar ve öleyim artık. beni tam alnımın ortasından vursunlar ve somut şekilde delinsin alnım, herkes görsün nasıl ölünür.
şarkı devam ediyor
"..yok ah kalbim yok, sevgiler çok insafsız yarını yok.."
bunun meselesini acıdan ölmezsek yaparız.
ne çok şeydin sen belki söyleyemedim belki hissettiremedim belki ben bile farkında değildim. açılan boşluklar, yaşanamayan hayaller, birlikte gülünen her şey yeni bilenmiş bıçak gibi kaçamıyorum.
o kadar yoruldum ki bunun için ağladım. o kadar çok şey kesik atıyor ki içime bunun için çok kanadım. geriye dönüp baktığımda çok güzel hislerin kalıntıları el sallıyor bana bunun için de son derece pişmanım.
beni alıp kocaman bir çınarın dalına asıyorlar. üstelik bunu dakikada 60 kere yapıyorlar. insanlar yeni şeylere başlıyor. baştan seviyor ve çok da güzel seviliyorlar. sen bi ağacın dalında bunları izledin mi hiç?
keşke kör olsaydım diye oturup ağladığım zamanlar oldu. keşke biraz kendi yoluna devam etmek istese içim, istemiyor. keşke binalar yıkılsa üstüme bunu tüm içtenliğimle istiyorum.
ne olsa dokunacak şu saatten sonra çok açık. çok açık ve bi o kadar acı. çok yaralar kapanacak içimde ve açılacak. senin ruhun duymayacak. senin ruhun akıp yolunu bulacak ne mutlu.
biten şeylerle bitmesi gerekenler arasında dünyalar kadar fark var. hepsi benim sırtıma yük. bu kadar mı bitmez biten bi şey diye delirmek üzereyim. bu güçsüzlük mizacıma ters, bu güçsüzlük nasıl bi güçsüzlük sen söyle. bu kabullenemeyiş senin hayatının ne kadar görünmezinde?
bilsen ne çok şeydin sen, bilmedin. bu yazıklık bizi öldürüyor. daha çok beni. çünkü seni gömüyor geçmişe bu yazıklık. bize çok yazık oluyor görüyor musun?
beni o ağaca assınlar ve öleyim artık. beni tam alnımın ortasından vursunlar ve somut şekilde delinsin alnım, herkes görsün nasıl ölünür.
şarkı devam ediyor
"..yok ah kalbim yok, sevgiler çok insafsız yarını yok.."
bunun meselesini acıdan ölmezsek yaparız.
Anlamsız
sever sandım.yeterince seversem o da sever sandım.gözlerini daldırdığı noktadan tut uyuyuş şekline kadar sevdim.gözlerine baktığımda kendimi paramparça olmuş buldum.asla oturmayacağı kanepemde kendimi onun için ağlarkende buldum.bunun sorumlusu kim ?ben olurum.sevdiğimi belli etmedim belki ama kaybetmekten korktuğum içindi.bunun sorumluluğunu sana yükledim.yıllar geçsede veremem bunun hesabını.
Planlanmamış sevdalar koyunda otururken başbaşa, kendini kıyılara vurdu sorsan söylemez .bunu.belkide bu gün benim hiç başlamamış sevdamın bitişinin 75. günü sorsanız bende bunu söylemem.neyse siz anlamadınız.
belki içimizdekileri dökeriz bir gün.belkilerle yaşarız belki.bir son olmayacaktı zaten bizde.belki sadece bunun için bile ağlarız içimizden.
sen bana bir şeydin biliyorum.bir tedavi belki yaralarıma tuz.ne kadar acıtsada seninleyken hepsi iyileşiyordu işte.kalbizi delip açtığımız yerler senleyken kapanıyordu.bana bir sarılıyordun varya o an istesen kainatı ayağına getirirdim ama bilmiyorsun bunu işte.
sana önce yavaş sonra birden aşık oldum.içimde denizlere ulaşmak isteyen taşan nehirlerim vardı benim.belki ulaşır nehirlerim bir gün denizlere kim bilir.belki sevdam dokunur kalbine bunu sadece tanrı bilir.
sen kırılmaktan korkuyorsun ya bundan sonra allah adı verdim senin kırılmana izin vermem.kendimi burada parçalara bölerim seni mutlu ederim.değmezsin belki bilemem ben ama seni saklarım ki öyle içimde kimse sana bir şey yapamaz andım olsun.
bana demiştin 'ne olursa olsun beni bırakma' sonra beni öyle bir ittin ki 7 şiddetinde deprem gibiydi bu.Nasıl yıkılmak isteyen bir evi ellerinizle tutabilirsiniz ki.Ben seni tutmak isterken enkazın altında kaldım yavaş yavaş ölüyorum.
Planlanmamış sevdalar koyunda otururken başbaşa, kendini kıyılara vurdu sorsan söylemez .bunu.belkide bu gün benim hiç başlamamış sevdamın bitişinin 75. günü sorsanız bende bunu söylemem.neyse siz anlamadınız.
belki içimizdekileri dökeriz bir gün.belkilerle yaşarız belki.bir son olmayacaktı zaten bizde.belki sadece bunun için bile ağlarız içimizden.
sen bana bir şeydin biliyorum.bir tedavi belki yaralarıma tuz.ne kadar acıtsada seninleyken hepsi iyileşiyordu işte.kalbizi delip açtığımız yerler senleyken kapanıyordu.bana bir sarılıyordun varya o an istesen kainatı ayağına getirirdim ama bilmiyorsun bunu işte.
sana önce yavaş sonra birden aşık oldum.içimde denizlere ulaşmak isteyen taşan nehirlerim vardı benim.belki ulaşır nehirlerim bir gün denizlere kim bilir.belki sevdam dokunur kalbine bunu sadece tanrı bilir.
sen kırılmaktan korkuyorsun ya bundan sonra allah adı verdim senin kırılmana izin vermem.kendimi burada parçalara bölerim seni mutlu ederim.değmezsin belki bilemem ben ama seni saklarım ki öyle içimde kimse sana bir şey yapamaz andım olsun.
bana demiştin 'ne olursa olsun beni bırakma' sonra beni öyle bir ittin ki 7 şiddetinde deprem gibiydi bu.Nasıl yıkılmak isteyen bir evi ellerinizle tutabilirsiniz ki.Ben seni tutmak isterken enkazın altında kaldım yavaş yavaş ölüyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)